Bu sayfadasın: Anasayfa Eleştiriler Ayşe, babanı ne güzel anlatmışsın

Eleştiri Ayşe, babanı ne güzel anlatmışsın

Ayşe, babanı ne güzel anlatmışsın 
Doğan HIZLAN


BEHÇET NECATİGİL'le ilgili iki kitap okudum. 
Mektuplar. 

Tahir Alangu'ya, Oktay Akbal'a, Saláh Birsel'e, Kámuran Şipal'e, Yüksel Pazarkaya'ya yazdığı Mektuplar. Diğeri de kızı Ayşe Sarısayın'ın 'Çok Şey Yarım Hálá'.

İkinci başlığı da şu: Ayşe Sarısayın Babası Behçet Necatigil'i Anlatıyor. İkisini bir arada yazdım. Daha önce çok saydığım eşi Huriye Hocahanım'a (Necatigil) yazdığı mektuplardan oluşan Serin Mavi'yi de  okuduğunuzu umarım. 

Necatigil'in Mektuplar'ı kime gönderilmiş olursa olsun, değişmez iki özelliği taşıyor. 

Durmadan çalışan, edebiyattan başka her şeyle arasına mesafe koyan bir kimliği her satırda sezersiniz. Tek mısrası bile okuyan, kuşağını, kendinden öncekileri ve sonrakileri aynı özenle değerlendiren bir Behçet Necatigil. 

Yıl 1938. Alangu'ya .
'Ben birisine muhtacım. Beni kurtaracak birisine. Bana beni bırakmayacak beni daima meşgul edecek birisine.'
Yıl 1940. Kars'tan gönderiyor: 
'Şimdiki halde sana ancak beş on gün sonra (O zaman yollar kapanırsa nisanda ancak alabilirsin, mümkündür de !)  mektup yazmak isterdim. Fakat, orada rahatı buldu bizi unuttu, dersin diye bunu üstünkörü ve hiç isteksiz , bir  otel odasının buz kalıbı andıran sobası başında karalıyorum.  Yaşamak sade İstanbul'da baş vermiş bir Áb-ı Hayat değildir.' Mektuplar'dan , Necatigil'in duyarlı, tedirgin portresi çıkıyor.  Yer yer kendisiyle dertleşmeleri yazıya döküp bir dostuna gönderiyor.  Hastalığından yakınmıyor, ölesiye çalıştığı halde hep gereği kadar çalışamadığını yazıyor.  Disiplinli, titiz bir şairin bütün yaşama biçimine yansıyan özellikleri burada karşımıza çıkıyor.

Kömür tozundan sık sık öksürdüğü Zonguldak'tan Alangu'ya yazdığı mektupta iki şairden söz ediyor:
'Buralı diğer iki genç- henüz liseyi bitirmemiş-şairle birlikte, gazetede de göreceksin ya, üç şiir (Her üçü de henüz hiç bir mecmuada çıkmamıştır. Yeni Zonguldak'a bahşettik bu şerefi!) çıkarıyoruz.' Adı geçen iki şair Rüştü Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu.
Mektuplar'ın içinde, ruh halini en iyi yansıtanların Tahir Alangu'ya yazılanlar olduğuna karar verdim. Şiirin, hayatın kurulma günlerinin bütün renkleri bu mektuplara yansımış. Peki zamanın ünlü edebiyatçı/okur/dinleyici buluşmasının mekánları edebiyat matineleri için ne yazmış: 

'Sonra bir salgın halinde edebiyat matineleri tertip edildi. Turneye çıkmış tiyatro grupları gibi beş on şair, hikáyeci  bir sahneden ötekine koşup, "Bize de merhamet edin, bizi de hátırdan çıkarmayın baylar, bayanlar' düşüncesiyle  eserlerimizi inşad eyledik. Şen şakrak bediaların keyfini sürmek dinleyicilere, utancını yaşamak bizlere düştü.  Çağrılmıyanlarımız adam yerine konmuyoruz diye alındık, çağrılanlarımız kopan alkışlar karşısında kendimizi bayağı (bu kelime sıfat olarak değil zarf olarak kullanılmıştır) sanatçı sandık.'

Oktay Akbal'a ne yazmış:
'Yani biz öyle kişileriz ki kendimize veya sanata faydalı olamadığımızı hissettiğimiz anda ádeta yaşamaz oluruz, lüzumsuzluk korkusu bir kurt gibi içten içe bizi yer. NECATİGİL'in kızı Ayşe Sarısayın, benim de yakından tanıdığım şairi öylesine duyarlı bir dille yazmış ki, gerçekten sevinçle, özlemle hüzün arasında gidip gelen duygularla okudum. 

Ev, aile, çocuklar... 
Onun şiirinin önemli tema'larından üçüydü. 

Kalabalıklar içinde yalnızlığı seçen, bir odada büyük bir şiir dünyası yaratan şairin çocuklarla olan duygu bağını hele babalığını Ayşe, öylesine yalın, etkileyici biçimde anlatıyor ki, babasını, babasının şiirinie seven bir evládın kitabı ancak bu kadar başarılı olabilirdi diyorum. 

Ayşe Sarısayın'ın Önsöz'ünde; kitabın yazılması için beklenen olgunlaşmayı özetliyor: 

'Babamı anlatmak... Kolay olmadı bu. Günün birinde yazmaya başlayınca, yıllarca neyi beklemiş olduğumu anladım. Babamdan bende kalanlara kendi yaşamımla, yaşanmışlıkla gerçeklik kazandırmayı beklemiştim galiba.  Yaşadıkça, her şey daha iyi oturdu yerli yerine, anılar canlandı sanki; şiirler ise yaşamın ta kendisi oluverdi.' 

Türk şiirinin büyük ustası Behçet Necatigil'in şiirine yeni bir yaklaşım kazandıracak iki kitap.

geri