Bu sayfadasın: Anasayfa Eleştiriler Beşiktaş

Eleştiri Beşiktaş

İstanbul'a açılan kırk kapı
KENAN KARASU

"Evliya Çelebi dağarcığı sınırsız sayılabilirdi, bu kez pes eden o oldu.

Şafak sökmüştü ki,

-Efendimiz, bildiğim şehirlerin hepsini anlattım size, dedi.

-Hâlâ hiç sözünü etmediğin bir şehir var.

Evliya Çelebi başını önüne eğdi.

‘İstanbul' dedi IV. Murat Han.

Evliya Çelebi gülümsedi. ‘Bunca zaman size neyi anlattım sanıyorsunuz?'

İmparator kılını bile kıpırdatmadı. ‘Yine de bu adı ağzına aldığını duymadım.'

Ve Evliya Çelebi dedi ki:

‘Size hangi şehri anlatsam İstanbul üzerine bir şeyler söylüyorum zaten.'”

Yukarıdaki diyalog kimi okurlara tanıdık gelebilir. Bu metnin, Italio Calvino'nun Görünmez Kentler kitabındaki orijinalinde Evliya

Çelebi, Marco Polo; IV. Murad, Kubilay Han ve o hiç adı geçmeyen şehir İstanbul da Venedik'tir. Calvino'nun yolu İstanbul'a düştü

mü bilinmez ama, bu şehri görseydi yukarıdaki konuşmayı böyle yazardı muhtemelen.

Kırk semt, kırk yazar

Sözün nereye uzayacağı kendini ele vermiştir, konumuz İstanbul. 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Edebiyat Yönetmenliği'nin Heyamola Yayınları işbirliğiyle gerçekleştirdiği ve İstanbul'un kırk semtini kırk yazarın anlattığı ‘İstanbulum' projesi ete kemiğe büründü ve ortaya kırk kitap çıktı. Orhan Okay'dan Beşir Ayvazoğlu'na, Ömer Erdem'den Ayşe Sarısayın'a, Doğan Hızlan'dan Haydar Ergülen'e, Abdullah Uçman'dan Âlim Kahraman'a kırk yazar Beyazıt, Fatih, Kocamustafapaşa, Beşiktaş, Kasımpaşa, Balat, Cihangir, Fenerbahçe, Fındıkzade gibi semtleri anlatıyor. Her yazar avucunun içi gibi bildiği semtin sokaklarında bir çocuk gibi dolanıyor. Gözüne ilişen ne varsa okura sunuyor. Bunu yaparken de kendi hikâyesi etrafında dönüyor ve kendi İstanbul'unu paylaşıyor. Baudelaire bir şiirinde “Eski Paris artık yok, ne yazık, bir şehrin şekli bir faninin kalbinden daha çabuk değişiyor.” diyerek Paris'in değişmesine hayıflanır. Bu durumun İstanbul için de geçerli olduğunu elimizdeki kitap kanıtlıyor, zira aynı yakınma 40 semti yazan yazarların kelimelerine inceden inceye yerleşmiş. Değişen zamana karşı bir yabancılık yaşandığı ortada. Her bir yazarın hatıraları kelimelere sığmayacak kadar yoğun ve zengin. Kimi yazarlar semtlerini anlatırken daha kıyıda, kimileri ise daha merkezde durmuş. Bir edebiyatçı duyarlılığı ile yazılan semtler, gözden kaçan pek çok ayrıntıyı ele veriyor. Her semtin insan tipleri, yeme içme kültürü, gecesi, gündüzü bir bir yazılmış. Kitaplarda pek çok edebiyat metnine gönderme, şiirlerden, öykülerden alıntılar da var.

Bir semtini sevmek bile ömre bedel

Kitapların her biri, deyiş yerindeyse, Tanpınar'ın Beş Şehir'ini andırıyor. Malum, İstanbul'un her bir semti bir şehir artık. Geçmiş zamanın, yazarları “bir kuyu gibi çektiği” ortada. Buradan devşirdiklerini okurla paylaşıyorlar. Sayfalar arasında ilerlerken tüm semtleri bir rehber eşliğinde gezdiğinizi hissediyorsunuz, gözlerinizi daha büyük açıp tüm manzarayı hapsetme duygusu sizi sarıp sarmalıyor. Kimi zaman görsellerle zenginleşen kitapları bir çırpıda okumanız zor. Her bir kitap uzun vakitler ve özen istiyor. Kırkına kırk vakit ayırmanın güçlüğünü bilerek aralarından bir seçki yapıp, bu semtleri usta yazarların eşliğinde dolaşmak meraklısına büyük bir heyecan verecektir kuşkusuz. İstanbul'a açılan kırk kapıdan içeriye girmenin heyecanıyla Yahya Kemal'in “Sade bir semtini sevmek bile bir ömre bedel” mısrasına hak vereceksiniz. Beşir Ayvazoğlu Beyazıt'ı anlattığı, Dersaadet'in Kalbi Beyazıt'ın önsözünde “Amacım ciltlere konu olacak şekilde zengin bir geçmişe sahip olan Beyazıt'ı bütün yönleriyle anlatmak değil, İstanbul tutkunlarını bu semtte edebi metinler eşliğinde gezdirmektir. Birkaç meraklı benim yaptığım gibi tek başlarına Beyazıt ve çevresini, tarihini hissetmeye çalışarak gezerlerse bu kitap da amacına ulaşacaktır.” diyor. Ayvazoğlu'nun bu sözü tüm yazılanları özetliyor bir anlamda. Yıllar sonra 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti'nden neler kaldı denilirse muhtemelen ilk sırayı bu 40 kitap alacaktır.

*** TADIMLIK…

Balat-Orhan Okay: “Bu dört yol ağzı benim için Balat'ın kendisiydi. Balat'ın kalbi burada çarpardı. Bütün bu semtin ve civar semtlerin sakinleri sanki her gün buradan geçmek zorundaymışlar diye düşünürdüm. Bu çarşı benim kafamda, daha sonraki yıllarda gördüğüm Anadolu arastalarının İstanbul'daki bir benzeri gibiydi.” Azıcık Cihangir Haydar Ergülen: “Giriş kapısı Güneşli Sokak'ta bulunan ve bulunduğu alan açısından Cihangir Caddesi'ne bağlanan Cihangir Parkı, Türkiye'yi demir ağlarla donatanlardan birinin bağışı. Nuri Demirağ. Adını duymuş olmalısınız. Fabrikalar yapan, fabrikalarında uçaklar yapan ve 1000 km demir yolu yaptığı için de Atatürk tarafından çok anlamlı bir jestle, ‘Demirağ' soyadıyla ödüllendirilen bir müteşebbis. Cihangir Parkı'nın arazisini bağışlayan kişi.” Üsküdar- Ömer Erdem: “Üsküdar'ın sadece merkezinde değil çevresinde de nice Üsküdar vardır. O Üsküdar'ı bulmak, yaşamak, kayıt altına almak için bazen bir avcı, bazen bir derviş, bazen de tutkulu bir aşık gibi olmak gerekir. Her şeyde böyledir lakin amacınız bir semti yaşatan sesleri, ışıkları, hatta ve hatta köşeleri keşfetmek ise eğer, dikkatlerinizin diri, ilgilerinizin de çoğul olması gerekir.” ***

Kırk semtin kırk yazarı…

Abdullah Uçman; Fatih'te Geçen Kırk Yılın Hikâyesi, Adnan Özer; Benim Taşlıtarlam, Adnan Özyalçıner; Karagümrüklü Yıllar, Alim Kahraman; Atikvalide, Ari Çokona; Fener, Ataol Behramoğlu; Benim Prens Adalarım, Ayşe Sarısayın; Beşiktaş "Yollar ya da Anılar Boyunca", Beşir Ayvazoğlu; Dersaadet'in Kalbi Beyazıt, Celal Özcan; Gözbebeğim Göztepe, Cüneyt Altunç; Suadiye, Suadiye, Doğan Hızlan; Cağaloğlu - Hayatın ve Mesleğin Birleştiği Yer, Enver Aysever; Bir Semti Kendince Yazmak – Ataköy, Eray Canberk; Fener'e Giden Yol: Feneryolu, Gönül Kıvılcım; Yaşayan Tanıklarla Karaköy, Gülsüm Cengiz; Boğazdaki Mutlu Çocuk Kuzguncuk, Gündüz Vassaf; Leventnâme, Haluk Dursun; Boğaziçi'nde Kırk Yılım, Hasan Öztoprak; Draman Hatırası, Haydar Ergülen; Azıcık Cihangir, Hıfzı Topuz; Nişantaşı Anıları, Hilmi Köksal Alişanoğlu; Çarşamba – Cibali, Hulki Aktunç; Bir Kadıköy'oğlu, Hüseyin Alemdar; Kalpzaman Yeşilçam, İzel Rozental; Moda Sevgilim, Mine Söğüt; Dolapdere - Kürt Kediler Çingene Kelebekler, Nail Güreli; Dünden Bugüne Babıâli, Nusret Karaca; Ben Haliç, Oğuz Karakartal; Ağabey Hisar: Anadoluhisarı, Orhan Okay; Balat, Ömer Erdem; Üsküdar, Öner Ciravoğlu; Fındıkzade - Bir Sur İçi Rüyası, Refet Özkan; Maltepe, Reyhan Çorak; Çengelköy, Saadet Özkal; Saklı Bahçeler - Bir Şişli Esintisi, Selçuk Erez; Ayamama'dan Zuhuratbaba'ya Bakırköy, Sema Kancan; Unutulmuş Bir Boğaziçi Yerleşimi – Beykoz, Sennur Sezer; Kasımpaşa, Süleyman Faruk Göncüoğlu; Kısa Metrajlı Film Tadında Eyüp, Talin Büyükkürkciyan; Feriköy anılarda… Şimdi, Melisa Gürpınar; Çamlıca'dan Yeldeğirmeni'ne Rüzgârın Peşinde.

 

geri